Kadir amca kızlığımı bozdu
Ben Aygül. 18 yaşındayken evlenip Belçika’ya gelin geldim. Kocam biraz saftır, küçükken ateşli bir hastalık geçirmiş ve beyninde hasar oluşmuş. Seksle, cinsellikle pek alakası yoktu.
Kimseye söyleyemiyordum bunu. Kayınbabam ve kaynanam seks yaptığımızı sanıyorlardı, oysa ben daha bakireydim. Kocama devlet hafif bir iş vermişti, yapabileceği kadar… Kayınbabam ve kaynanam da çalışıyorlardı.
Evde her gün tek başımaydım. Oturduğumuz binada hiç Türk yoktu ve can sıkıntısından patlıyordum. Mantık evliliğiydi benimkisi… Memlekette fakirdik, ailem kiradaydı. Onlara daire aldılar, oğullarıyla evleneyim diye. Bazen her aileden bir kurban olur, bizim ailede de bendim bu kurban…
Her neyse, günler böyle geçip gidiyordu. Üç ay olmuştu evleneli ve daha kocamla sevişememiştik… Bir gün kapı çaldı, açtım baktım, gelen kocamın 55 yaşındaki amcası.
“Kadir amca buyur gel içeri..” dedim, girdi.
Kadir amca inşatta çalışıyordu, bize yakın bir yerde iş almıştı. Üşümüş, öğlen paydosu birbuçuk saat, ne yapacağını bilememiş, bize gelmişti. Ailesi düğün için bir aylığına Türkiye’ye gitmiş.
Hoş geldin, hoş bulduk muhabbetinden sonra çay kahvaltı türünden bir şeyler hazırladım. Birlikte yedik içtik, sohbet ettik. Bana,
“Mutlu musun bakalım gelin hanım?” diye sordu.
“Evet amca, mutluyum…” dedim, yüzünü kaldırıp baktı bana, güldü.
“Neden güldün amca?” dedim. Şaşırmıştım.
“Yavrucum. Geçenlerde kocanla bara gittik. İki bira içtik, bana açıldı, “Amca biz daha karı koca olmadık, kimseye diyemiyorum, sana anlattım bir tek” diye dert yandı.” dedi.
Nasıl utandım bilemezsiniz, içimden kocama kızdım, geri zekalı aptal şey, maskara olacağız millete diye. Konuyu değiştirip geçiştirmek istedim,
“Amca çayını tazeleyim mi?” dedim, ama o takmıştı o konuya… Ben unutmak isterken o derdimin üstüne gidiyordu. Bir iki soru sordu, kaçamak yanıtlar vererek bir şey anlatmadım.
“Sen canını sıkma yavrum. Ben sizin büyüğünüzüm. Derdini anlatmayan dermanını bulamazmış. Bak, ölümü gör, canını sıkan ne varsa anlatacaksın bana…” diye diye sıkıştırıp durdu bir süre… Neyse ki işbaşı saati geldi de kalktı. Giderken de yanağımdan öptü,
“Dünya tatlısı kız, yerim seni!” dedi. Aynı anda bir elini de kalçama atıp avuçlayıverdi. Ayy diyerek içeriye kaçtım. Hem utanmıştım, hem de bana ilgisi olduğunu anlamış ve korkmuştum.
Kocamın amcası artık her öğlen paydosunda gelmeye başladı. Kaynanama, Kadir amcanın öğlenleri bana yemeğe geldiğini söyledim. Yanağımı okşayıp kalçamı mıncıkladığını anlatmadım tabi…
“Aman hizmette kusur etme kızım, ne isterse hazırla. Bizi Belçika’ya Kadir amcan getirdi yavrum… O olmasaydı memlekette bizim halimiz haraptı.” dedi.
“Tamam anneciğim…” dedim.
Artık Kadir amcaya her gün aynı saatlerde yemek yapıyordum. O da her geldiğinde bana güzelliğimle ilgili iltifatlar yapıyordu… Yavaş yavaş yabani tavırlarımı bırakmıştım onun yanında… Gelirken bir iki çikolata, çerez filan getiriyor, birlikte yerken sohbet ediyorduk. Kısacası içim ısınmaya başlamıştı adama…
Bir gün yine öğlen yemeğini hazırladım. Kadir amca geldiğinde bu sefer üzerinde takim elbise vardı, baya yakışıklı olmuştu, şaşırdım. Her gün pis pas içinde gelirdi.
“Amca iş elbisen yok, hayırdır?” diye sordum. Güldü,
“Bugün benim doğum günüm olduğu için işyeri izin verdi, gez toz diye.” dedi.
“Öyle mi? Doğum günün kutlu olsun o zaman.” diyerek elini öptüm. O da yanaklarımı öptü ve
“Hadi giyin de, bir yerlere gidip kutlayalım!” dedi.
“Nasıl olur bilmem ki, dur bizimkilere telefon açıp söyleyeyim bari…” dedim.
“Gerek yok güzelim, kaynananı ben aradım söyledim, izin verdi.” dedi.
“Peki madem…” deyip üzerimi değiştirmeye gittim. Kot pantolon ve bluz giydim geldim. Kadir amca,
“Vay be, fıstık gibi olmuşsun kız, çok yakışmış!” dedi. Teşekkür ettim ve çıktık evden.
Kadir amcanın son model Mercedesi vardı, yeni sıfır almıştı. Arabasıyla çok lüks bir restorana gittik, yedik içtik. Sonra restorandan çıktık. Kadir amca kendi evlerine sürdü arabayı,
“Eve uğrayıp ne lazım bir bakayım, sonra markete gidip alış veriş yapalım. Sen de gel, bak ne eksik…” dedi.
Kadir amcanın evi villaydı ve diğer evlerden uzaktı. Çok zenginlerdi. Karısı da, kendi de yıllarca çalışıp kazanmışlardı. Eve girdiğimde şaşırdım, yengem evdeki bütün eşyaları yenilemişti ve her şey mükemmeldi. Yatak odası hariç bütün odaları gezdim. Kadir amca,
“Yatak odasına da bak, orayı da yeniledik.” dedi.
“Amca orası sizin özeliniz, bakmayayım.” dedim. O da,
“Bizim özelimiz mi kalmış güzelim, yengen orda yatmaz, çocuk odasında torunuyla yatar.” dedi. Şaşırmıştım,
“Gerçek mi?” dedim.
“Evet, torun doğdu doğalı yengen bana karılık yapmıyor.” dedi.
Torunu 8 yaşındaydı. Demek ki Kadir amca 8 yıldır yalnız yatıyordu. İçimden yazık adama dedim, acıdım. Neyse, yatak odasına baktım ki, ne göreyim, yatak odası değil saray resmen! İmrendim valla. Yatak cennet yatağı, tüllü perdesi bile var.
“Offf amca bu ne? Yatağa bak, filimlerdeki gibi, tüllü tüllü!” dedim. Kadir amca da,
“Yatak tüllü olsa ne yazar, içinde bir zilli olmayınca!” dedi. Yine utandım,
“Neyse gidelim artık…” dedim. Kadir amca ellerimden tuttu,
“Aygülüm… Zilli yok dedim yatakta… Sen olsan bu zilli? Olmaz mı?” dedi. Şok oldum,
“Amca ne diyorsun? Yeğeninin karısıyım ben!” diyerek kapıya yöneldim. O da,
“Ne karısı? Daha sikememiş bile seni!” diyerek arkamdan bana sarıldı.
O korku ve heyecanın içerisinde arkama kalçalarıma dayanan sertliği hissedebilmiştim. Erkekliğini kaldırmış, arkama dayamıştı adam…
“Amca bırak… Neler söylüyorsun sen, ne yapıyorsun?” dedim.
“Bugün bu yatakta seni sikecem güzelim, her şeyi öyle planladım, hiç kaçarın yok!” diyerek, beni tuttuğu gibi yatağa fırlattı ve kapıyı da kilitledi… Sonra hemen önümde üzerinde ne var, ne yok, telaşlı hareketlerle hepsini bir anda çıkardı.
Çırılçıplak soyundu. Kocam gibi çeyrek değildi adam… İri yarı, kolları pazulu, göğsü bacakları kıllı, önünde kocaman, havaya kalkmış erkekliğiyle dev gibi göründü gözüme… Saçımdan tuttu ve kalkık sikini dudaklarıma dayadı,
“Aç ağzını bakayım, al şu sikimi ağzına…!” dedi.
Açmadım ağzımı, ittim, ama yok, ne yapsam kurtulamadım. Burnumu sıktı ağzımı açayım diye, nefessiz kaldım mecburen açtım ağzımı. Açar açmaz soktu sikini ağzıma,
“Al bakalım, yarak neymiş, gör taze gelin!” dedi ve ağzıma sokup sokup çıkarmaya başladı.
Bir süre ağzıma sokup çıkardıktan sonra beni zorla soydu. Ağlıyordum, karşı koyuyordum, boğuşuyordum. Fakat çok güçlüydü, tuttuğu her yerimi morartmıştı. Boğuşmaktan güçsüz kalınca da beni el ve ayak bileklerimden tüllerle karyolanın dört köşesindeki ağaç oyma direklere bağladı. Artık yapacağım bir şey yoktu. Sadece yalvarıyordum,
“Amca yapma! Kıyma bana…” diye. Ama dinlemiyordu. Öyle sert ve kaba davranıyordu ki, çok korktum. Küfrediyordu,
“Bugün karım olacaksın kahpe, amına koyacam senin kaltak orospu!” diyordu. Göğüslerimi o yaba gibi elleriyle limon sıkar gibi sıkıyor, göğüs uçlarımı dişliyor, ağzına alıp koparacakmış gibi emiyor, götümün yanaklarını mıncıklıyordu…
Bir ara gözlerim karardı, bayılır gibi oldum. Ayıldığımda amımı emiyordu. Yalvardım,
“Amca bırak, çöz gideyim ne olur!” dedim.
Yalvara yalvara kalçalarımı iki yana çevirmeye, dilinden kurtulmaya çalışıyordum ama faydası yok… Mengene gibi pençeleriyle sımsıkı tutmuş kıpırdanmama bile fırsat vermiyordu.
Bir yandan yalvarıyor, çırpınıyordum ama, bir yandan da içimde ılık ılık bir şeylerin yürümeye başladığını hissediyordum. Evet, dilini köpek gibi yaladıkça ben zevk almaya, sarsılmaya başlamıştım. Hele dilinin ucu bir yerlerime değdiğinde sanki ceryan çarpmış gibi oluyordum. Yine de yalvarmayı denedim,
“Yapma amca…” dedim ama sesim kısılmış, fısıltıyla çıkmaya başlamıştı artık… İlk anlardaki gibi bağırmıyordum. Ben yapma amca deyince sinirlendi,
“Amcan amına çaksın orospu!” dedi ve üzerime abandı, taş gibi sikini amıma dayadı.
Sikini belinden tutmuş, yavaş yavaş amımın dudakları arasına sürtüyordu kayganlaşsın diye. Daha sonra elini bolca tükürükleyip boydan boya sıvazladı aletini, sonra da birden soktu amıma. Canımın acısından öyle bir bağırdım ki, eliyle ağzımı kapadı.
O koca yarağını dibine kadar köklemişti içime… Acımasızca… Bağırmama aldırmadan… Dudaklarımı ısırdım, gözümün kenarından yaşlar şakaklarıma aktı. Bir uzun süre kıpırdamadan durdu. Bu arada benim canımın acısı da geçer gibi oldu.
“Geçti değil mi? Canın yanmıyor artık…”
Bağırıp çağırıyor, kızıyordu ama, benim ne hissettiğimi de takip ediyormuş demek… Dudaklarım sımsıkı kapalı, endişeli, başımı salladım sessizce, onayladım. Biraz sonra inip kalkmaya, sikini içime sokup çıkarmaya, git geller yapmaya başladı. Sürekli mırıldanıyor, küfür ediyordu,
“Amına koduğumun lavuğu, sikememiş, ben sikiyorum işte! Benim karım oldun! Orospum olcaksın, istediğimde gelip sikecem, doğurtacam seni! Kasma kendini kaltak, amına çaktığımın karısı! Ohhh… Daracık amcığın varmış… Fahişe yapacam seni… Masada dans edecen bana, köçeğim olacaksın… Amını götünü dağıtacam parçalayacam, siktiğimin taze kaşarı seni… Döl manyağı olacan, yutacan döllerimi, kancık zilli!” diye diye ağzına geleni saydırıyordu sikerken…
Ne kadar sikti hatırlamıyorum ama, birden böğürerek içime boşalmaya başladı. Boşalması bitince üzerimden hemen inmedi, yarım saat öptü sevdi ve öyle indi. Sonra çözdü beni. Ben halen ağlıyordum. Deminki vahşi adam birden kibarlaştı,
“Ağlama ne olur güzelim, özür dilerim, seni ilk gördüğümden beri aşığım sana!” diyor, sakinleşmem için yalvarıyordu.
“Çok canım yandı amca… Canımı yaktın sen benim…”
“Kurbanın olayım, eşeklik yaptım, dayanamadım, affet beni… Ne olur affet kınalı kuzum, gelinim, körpem, affet beni…”
Beni nazikçe kucakladı ve banyoya götürdü, elleriyle yıkadı. saçlarımı kuruttu, elbiselerimi giydirdi, bana kahve yaptı, sigara yaktı verdi. Kahve ve sigaradan sonra biraz sakinleşmiştim. Bana,
“Seni seviyorum bebeğim… Bak, alır giderim seni, istersen kaçarız seninle… Ne istersen yaparım, seni kraliçe gibi yaşatırım. Yeter ki beni senden mahrum bırakma…” diye yalvarmaya başlayınca yelkenleri indirdim. Ne de olsa ilk erkeğimdi, kızlığımı bozan, beni kadın yapan erkekti.
“Bak gerçek söylüyorum, hemen şimdi kaçalım seninle… Çok param var, nerde nasıl yaşamak istersen yaşatırım seni!” dediğinde, döndüm yüzüne baktım,
“İlk erkeğim sensin.” dedim. “Senden ayrılmam, ama kaçmam da! Memlekette anam babamın yüzüne bakamam sonra…” dedim. Ben öyle deyince sarıldı ağladı,
“Canım karıcığım, inan ki ne istersen yapacağım, affet beni ne olur!” dedi.
“Affederim ama bir şartla… Madem bana sahip oldun, karın oldum, memleketteki babamlara yardım edeceksin. Artık kaynanam bizimkilere yardım etmiyor. Dört kardeşim okuyor, babam gece bekçisi, durumlarına çok üzülüyorum!” dedim.
“İstediğin bu olsun güzelim!” dedi. “Para senin köpeğin olsun. Ne dilersen dile benden… Hiç merak etme, hallederim ben…”
Hemen telefonu aldı, Türkiye’de biriyle ortak işyeri vardı, onu aradı. Adama talimat verdi, babama mahallede bir bakkal dükkanı açmasını, ne isterse almasını söyledi. Uzun uzun konuşup talimatlarını verdikten sonra telefonu kapattı ve,
“Mutlu oldun mu?” dedi.
“Evet!” dedim, uzanıp öptüm onu dudaklarından.
Cesaret aldı bu öpücükten, yapıştı dudaklarıma, deliler gibi öpüştük. Tekrar soyunduk… Bu sefer karşılık verdiğim için her şey süperdi. Sikini bile yaladım. Korka korka istedi bir ara, ben seve seve ne isterse yaptım. Zevkten çıldırdı,
“Canım karıcığım, bir tanecik orospum, taze fahişem!” diye inliyordu.
Kaba, küfürlü konuşmalarından artık ben de tahrik oluyordum ve azıyordum. O küfür ettikçe, ben de,
“Ohhh erkeğim benim… Hadi, sik karını, sik orospunu!” diyordum. Yatağa attı beni, çıktı üstüme, koca sikini amıma geçirdi ve sikmeye başladı.
“Deminki gibi sik… Daha sert sik erkeğim!” dediğimde,
“Hah şöyle orospu! Al amına kodumun kaltağı, yer misin yemez misin… Boşuna çırpındın ilkinde… Sikime doyamıyacağını biliyordum kahpe!” diyor basıyordu amıma.
Dakikalarca sürdü sevişmemiz… Geleceği zaman içimden çıktı,
“Aç ağzını orospu!” dedi. Açtım, ılık ılık boşaldı ağzıma. Önce tuhaf oldum, “Yut hepsini kahpe!” deyince hepsini yuttum, güzeldi tadı…
Bir süre yatakta uzandıktan sonra kalktık duşa girdik, yıkanıp temizlendik. Sonra giyindik çıktık. Bizim eve gidiyorduk. Yolda her şeyi konuştuk, anlaştık. Bu durumu kimse bilmeyecekti, hamile kalırsam da düşünecektik. Evin önüne geldiğimizde daha dört saate yakın vakit vardı kocamın gelmesine… Elini tuttum,
“Hemen gitme ne olur… Buyur gel içeri aşkım!” dedim. Gözleri parladı. Elimi alıp dudaklarına götürdü. Parmaklarımı öpücüklere boğdu.
“Aşkım mı dedin? Aşkım diyen dillerini yerim senin… Beni hayata bağladın küçüğüm!” dedi arabadan indi. İçeri girdik ve daha beş dakika geçmeden yine dudaklarımız birleşti, sevişmeye başladık. Bana,
“Karımın yatağında siktim seni karıcığım, bir de boynuzlu yeğenimin yatağında sikeyim!” dedi ve kucakladığı gibi benim yatak odama götürdü. Duvarda kocamla birlikte resmimiz vardı, ona baktı,
“Lan karını sikiyorum amına koduğumun gavatı, gel de başını tut!” diyerek soyunmaya başladı. Beni de soyup okşamadık, yalamadık yerimi bırakmadı.
“Hadi canım… Artık gir içime aşkım!” dedim. Zevkten ölüyordum neredeyse… Kasıklarım yanıyor, o koca sikini içime sokması için tutuşuyordum. Sözümü dinledi, çıktı üstüme,
“Al kahpecik.. al zilli!” diyerek bir saate yakın çılgınlar gibi sikti.
Size tuhaf gelebilir ama, ağzıma boşalırken çıkardığı hırlama sesine bayılıyorum.
O günden sonra her gün seviştik ve bir yıldır devam ediyor. Çok mutluyum, hem de çok! Erkek neymiş, gerçek erkek, gerçek sevişme nasıl olurmuş, kocamın amcasıyla anladım.
Bana kadınlığımı, hayatımı yaşatıyor, kadınlığın ne olduğunu öğretiyor. Bir dediğimi iki etmiyor, ne istersem alıyor. Kurban olurum ona ben… Artık sevişmeyi, erkeğimi nasıl mutlu edeceğimi, seks yapmanın nasıl bir zevk olduğunu öğrendim.
Kısmet olursa bir de bebek yapmayı düşünüyoruz.
109 Toplam izlenme, 2 Bugün İzlenme